Bir Adam Düşün !


Keşke diyorum bana güzel şeyler yaşatmış olsaydın ve bir gün evin her hangi bir yerinde seni ölü bulsaydım ve yaşattığın güzellikler adına sana sarılıp hüngür hüngür ağlasaydım inan bu kadar üzülüp ağlamazdım, inan bu kadar acımazdı yüreğim... 

Şu anda sensiz geçen on altı yılım var, inan bana on altı yıl önce seni kefenleyip ellerimle toprağa verseydim ve üzerinden bunca zaman geçseydi, yokluğun bu dünyada var olman kadar acıtmazdı içimi... 

Senden sonra yaşadığım bayramlar daha rahat oldum biliyor musun ?
Mesela büyüyene kadar bayram sabahları dayak yemedim, kimse bayramın ilk günü kahvaltı sofrasını kafamıza geçirmedi ve büyüdüğümde bile bağırışlara tanık olmadım bir daha...

Yaptığın şeylerden çok yapmadıkların içimi acıtıyor biliyor musun ?
Hani biraz sevgi görseydik biraz şefkat biraz merhamet ve biraz huzur, mutlu olurduk azda olsa, böyle hissetmezdim belki o zaman...

Yani yaşadığım şey yada beni üzen şey senin yokluğun değil aslında, hayalimdeki gibi şefkatli merhametli sevgisini göstermekten çekinmeyen, hatalarıma sabır ve anlayışla, olgunlukla yaklaşan babacan bir adamın olmaması ve bunu sadece son on altı senemde değil yaşadığım her gün iliklerime kadar hissettim, işte beni üzen beni yaralayan damarlarımda illet gibi dolaşan şey bu !

Yoksa sen s.kimde bile değilsin...

Fakat umurumda olan çok şey var, eksik kalan tamamlanmayan bir çok şey ve yüreğimde kapanmayacak olan bir sürü jilet kesiği var... Zihnimi kemiren kötü anılarım olmasaydı, hayatımda bunca travma yaşamamış olsaydım ota boka bu kadar ağlamazdım belkide, şimdi otuzluk bir adam düşün film izlerken baba temalı bir sahne çıktığında kimseye göstermeden gözündeki yaşı silen, bir adam düşün sırf içine baba kelimesi geçiyor diye bir sürü şarkıyı dinlemeyen, çocuklarının peşinden koşan babaları görmemek için parkta bile oturmayan, bir adam düşün babasından babalık görmediği için nasıl babalık yapacağını bilmeyen, ömrü boyunca bir başına yaşamış yere hep sağlam basmış, bir adam düşün çocukluğunu yaşamamış, bir adam düşün mesleğini kendi başına eline almış, kendisine babalık edip kendi kendini büyütmüş, bir adam düşün bu kadar acıya bu kadar eziyete rağmen yaşam savaşında direnmiş, kendi dünyasında başı yerden kalmazken gerçek hayatta hep dimdik yürümüş, bir adam düşün çocukluğunda dayak yediği her günün gecesinde yatağında mızırdanırken "keşke benim babamda içki içse ve beni sadece sarhoşken dövse" ama sabah kalktığında öpüp sevse diye diye uyuya kalan, bir adam düşün henüz on dört yaşındayken "baba diyemiyorum" diye ilk akrostiş şiirini yazan ve bir adam düşün lan bir adam düşün ve o adamın s.kip attığın hayatını düşün !

Aramızda tek benzer nokta var, sende babalık yapamadın bende, yalnız bu konuda zıt düştüğümüz bir nokta var, sen kendi huzurun rahatın için yıkık bir yuvayı devam ettirmeye çalışıp evlatlarına ve karına eziyet etmekten vazgeçmedin, bizi seni terk etmek zorunda bıraktın, bense yuvamın huzurunu kaçıran bir kadınla bitmeyecek kavgalarımız yüzünden çocuğumun geleceği ve mutluluğu için evladımdan uzak kalmayı göze aldım, onun kavga dövüş ortamı içinde yaşamasına müsaade edemezdim...

Şu an otuz yaşındayım ve on altı senedir baba diye seslenmiyorum kimseye... 

İlk on dört sene ise sadece sen beni dövdüğün zamanlarda haykırmıştım yüzüne "Ne olur vurma baba ! " diye...


7.11.2014 / -  KaramsarKorkuluk

Yorum Gönder

0 Yorumlar