Uçları Kırık Hayaller



Erkek olmama rağmen, bir kadının istemeye istemeye saçlarının yarısını yada yarıdan fazlasını kestirmesinin nasıl can yaktığını çok iyi tahmin edebiliyorum…

Ben o acının başka bir çeşidini saçlarımın yarısı kuru kuruya jiletle kazınırken henüz daha on iki yaşımdayken öğrenmiştim, o günden beri hep hayalimdir saçlarımı uzatmak. 

Bu hayali bugüne kadar iki kere gerçekleştirebildim. Yedi  yıl önce hayatımda ilk kez saçlarımı omuzlarıma kadar uzatmıştım, iki yıl boyunca kıvır kıvır saçlarım sallana sallana gezip dolaştım caddelerde sokaklarda, hele ki o rüzgarlı havalar yok mu sanki melekler gelip saçlarımı okşuyormuş gibi hissederdim..

Sonra…

İki yıllık emeğe bir anlık kızgınlık ve öfkeyle iki dakikada kıydım. Makası alıp kendi ellerimle katlettim saçlarımı, üzüleceğimi bile bile…

Aklıma geldiği her an içim içimi kemirmesine rağmen upuzun saçlarıma kıydığım için kendime ceza verip üç-dört yıl boyunca yeniden uzatmadım ta ki iki yıl öncesine kadar. İki yıl önce yeniden uzatmaya başlamıştım saçlarımı, sanki saçlarım uzadıkça umudumda uzarmış gibi, sanki onlar uzadıkça hayallerime uzanıyormuş gibi hissederdim. Sanırım hayallerimin saçlarımla bir bağlantısı var bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa oda böyle bir dünyada bir erkeğin haddinden fazla merhamet sahibi olmasının ağırlığıdır.

Bu dünyada yüreğinde haddinden fazla şefkat, merhamet ve umut taşıyan insanların nedense hayalleri bir türlü gerçek olmuyor.

Kendi dünyamda, dünyamın zarar görmemesi için başkalarına göre katı sayılabilecek kuralları olan bir insanım. Bu kuralları karşı taraf çiğnerse beni kaybeder, olur da kuralı çiğneyen ben olursam o zamanda olayın büyüklüğüne göre ya kendimi beni mutlu edecek şeylerden uzak tutarak yada ihtiyacım olan şeylerden mahrum bırakarak bir şekilde kendimi cezalandırırım…

Fark ettim ki son zamanlarda kendi katı kurallarımı yok saymaya başlamışım ve fark ettim ki iç dünyam değişmeye belki de kirlenmeye başlamış ve fark ettim ki huzursuz yatağımda kafamın içinde her gece bir ağır ceza mahkemesi kurulur olmuş… 

Yine kafamın içinde bir iki gecedir süren muallak bir dava vardı, davalı ben davacı ben, yargıç ben cellat ben kurban yine ben…

Daha önce iki dakikalık sinirimin kurbanı olan iki yıllık saçlarım, yine iki yıl emek vermeme rağmen bu seferde iki gecelik yargılanmanın kurbanı oldu ve bir kaç gün bile beklemeye gerek duymadan o göz bebeğim saçlarımın infazı gerçekleştirdim…

Belki bu yazıyı okuyan bazı arkadaşlar bunu mazoşist bir davranış olarak değerlendirebilir. Belki de içimde bir yerlerde benden habersiz yaşayan geri zekalı mazoşist hücrelere falan sahibimdir, bunu kendime neden yapıyorum bende bilmiyorum…

Neyse olan oldu artık.
Pişman mıyım? Beter olasım var…

Düşünüyorum da yaradan beni erkek olarak yaratmasına rağmen, yorgun kaburgalarımın altına bir anneninki kadar merhamet ve şefkat dolu bir yürek yerleştirmişse vardır bir hayır deyip susmayı bilmeliyim artık…

Şu kapkara dünyada kafamı kaldırdığımda gördüğüm gökyüzünün mavisine aldanıp, büyük hayaller kurup büyük umutlar beslememeyi öğrenmeliyim bir an önce, nede olsa gece çöktüğünde gökyüzü zifiri siyah, her günün sonu karanlık…

Ayrıca bir daha saçlarımı asla ne hayallerim nede umutlarım kadar uzatmamalıyım, biliyorum ki bencil olmayı beceremeyen insanlar için önce hayaller yıkılıyor, sonra umutlar kırılıyor ve insan kendi bedenini hatta canını bile umursamaz bir hale geliyor.

Bir zaman sonra da hayallerimizin, umutlarımızın, saçlarımızın hepsinin uçları kırılmaya başlıyor ve bunu durdurmaya hiçbir şeyin gücü yetmiyor!..

02.02.2017 / - KaramsarKorkuluk


Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Zaten ağlayasım vardı kabul; ama bu kadar güzel, duygu dolu bir yazının üstüne Köhne Liman'ı dinleyince ağlamamak pek mümkün değildi. Yüreğinde haddinden fazla şefkat ve merhamet taşıyan insanlarla ilgili düşüncene katılıyorum.
    Aslında yazının tamamındaki her duygu ve düşünceye katılıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kimsenin göz yaşına sebep olmak istemem, keşke benim yazımda ağlamasaydın. Fakat bazen ağlamak bile güzeldir insan hala insan olduğunu hisseder, hatta bazen hala insan kalabildiği için gülümser ve bu tebessüm insanın içini rahatlatır.
      Umarım ağlamak birazda olsa sana iyi gelmiştir...

      Bu şarkıda senin için olsun madem TIKLA ^_^

      Sil
    2. Sezen Aksu'yu da çok severim :) Sağ ol.

      Sil
  2. Hayat oldukça kısa, hemde fazlasıyla kısa ve hiçbir şey bidaha geri gelmeyecek! Hatta bana göre bu dünyadan başka dünya yok o yüzden her günün, ayın kıymetini bil. Sana tavsiyem Ömer Hayyam oku ;) Sağlıcakla kal...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim hayatımda geri gelmesi gereken biri var, eksik yanım, evladım, kızım... O gelmeden ben tam olamam ve ben tam olamadığım sürece hayata dair bir çok şeyin geri gelmemek üzere parmaklarımın arasından sıyrılıp gideceğini çok iyi biliyorum...

      Sil