Kaşmir Hanım ve Ben


Eylül 2014 ve güzel İzmir'imde henüz havalar soğumaya başlamamış ve biz yaza devam ediyorduk, bir baktım ki annem elinde minicik bişeyle geldi ve bana bakıp gülerek "Bak ne getirdim" diyor... :)


Ve anlatmaya devam ediyor... 
"Üç kardeşti bunlar bide annesi parkta titriyolardı, birini sokaktan kurtarayım istedim ne var bunda" falan diye anlatıyoda anlatıyor.

Sanırım bizim eve giren yedinci yada sekizinci pisicik bu ve ben burda bi yandan ona süt içirmeye çalışırken bi yandanda "Bu çok küçük nasıl yiyip içecek elimizden, al bunu annesine götür. Burda ölürse vicdan azabı dışarda ölürse takdir-i ilahi" diye anneme söyleniyorum...



İşte böyle mışıl mışıl uyumuştu ilk gün, ne yaptım ne ettimse süt içeremedim, önce küçük şişeden biberon yaptım olmadı, sonra kedi biberonu almış gelmiş annem yine olmadı ve ben sürekli "Yemiyor içmiyor bu kedi ya elimizde bişey olursa" diye anneme söylenmeye devam ediyorum.

Sonunda annemi ikna ediyorum ve pisiciğin misafirliği bir iki günde son buluyor ve annem bu güzelliği alıp annesine götürmek için evden çıkıyor.

Annem "Üç kardeş birde anneleri parkta ne yapar" diye düşünürken, kedisi olan bi arkadaşı "Eve alamam benim kedi çok kıskanç ama ben onlara terasta bakarım, beslerim büyürler" diyor. Annem seviçle anne kedimizi ve üç yavrucuğu ablamızın terasına bırakıyor ve eve dönmek için yola çıkıyor. 

Annem bu boş durur mu hiç ? Yolda başka bi kedi görüyor onu alıp eve getiriyor. Sarı beyaz çikinmi çikin bişey :) birazda büyükçe bi aylık falan rahatlıkla süt içebiliyor, derken ben bu pisiye Tarçın ismini koyuyorum fakaaaaaat bi türlü tuvalate alışmıyor, büyük-küçük demeden sağa sola yapıyor, bir iki hafta uğraşıyoruz ne yaptıysak tuvalet alışkanlığı kazandıramıyoruz ve daha önce yaşamadığımız başka problemlerde yaşadığımız için, üçümüzünde içinde ilk defa eve giren bir kediyi geri sokağa bırakacak olmanın burukluğu olmasına rağmen, daha fazla ev hayatına alışmadan yeniden aldığımız yere geri bırakma kararı alıyoruz ailecek.

Üzülüyorum gidecek diye ama yapacak bişey yok. Annem kardeşimle beraber çikin Tarçını uygun bi yere bırakmak için evden çıkıyor ve üzüldüğümü görünce çıkarken bana "Terastakiler büyümüştür, gelirken birini alıyım mı?" diyor. Bende "Bu eve bi kedi gelecekse o benim süt içirdiğim kedi olacak ve benim kedim olacak" diyorum.

Daha bir kaç sene öncesine kadar evdeki kedilerden şikayet eden ben, tüylerine tuvaletlerine kızıp homurdanan ben, "Benim kedim olacak" diyorum, olaya bak sen...


Böylece kızımız biraz büyümüş olarak eve geri dönüş yapıyor. İlk gün bişey yiyip içmiyor, tuvaletini yapmıyor öylece akşam oluyor, ikinci gün alışmaya başlıyor ve yiyip içiyor ve hiç eğitim vermeden gidip ilk tuvaletini kendi tuvaletine yapıyor ve o günden beride bir kere bile başka yere yapmadı. 

Bi akıllı bi akıllı sormayın. Annem, ben ve kardeşim üç hafta adı ne olacak diye düşünüyoruz...

Korsan.. Ben olmaz dedim erkek kedi ismi gibi...
Sürmeli... Olabilir dursun kenarda...
Mahmure... Kardeşim karşı çıktı insan ismi olmasın dedi.
Annem bir ara eylülde geldi adıda Eylül olsun dedi... Özel sebeplerim var olmaz dedim :)

Daha bir sürü isim geçti aklımızdan, üç hafta herkes başka bişey deyip çağırdı yavrucuğu ve bir gün mutfakta oturmuş çay sigara keyfi yaparken aklıma "Kaşmir" geldi pahalı, kıymetli ve zor bulunan bir hint kumaşı ve bizim kızın tüyleri battaniye gibi...

Neden olmasın dedim, hemen kardeşimi aradım. "Olur" dedi ve ismini ben koymuş oldum.


O gün bugündür mutlu mesut yaşıyoruz, nerdeyse bir buçuk yaşında olacak bide uslu mu uslu bi kız dicem ama kudurma saatleri var gece 11-01 arası ve sabah 6-7 arası çok fena koşuşturuyor evin içinde, o yüzden çok ama çok uslu diyemicem, yinede çoka yakın uslu bi kız benim pisim ^_^

Allah sağlık-sıhhat ve uzun ömür versin, ne diyim...

20.03.2016 / - KaramsarKorkuluk

Yorum Gönder

0 Yorumlar